Ü
Üye silindi 154
"Shalott Leydisi Elaine"
1888 yılında John William Waterhouse tarafından resmedilmiş Shalott Leydisi (The Lady of Shalott) tablosunun hikayesini paylaşmak istedim.
Tablo, Lord Tennyson'ın 1832 yılında yazdığı aynı adlı şiirin bir tasviri niteliğinde.
Şiirde ise Kral Arthur Efsanesi'nde geçen Shalott Leydisi Elaine'nin hikayesi geçiyor.
Hikayeye göre Elaine, Kral Arthur'un sarayının da bulunduğu Camelot adlı bir şehrin yakınlarında bulunan bir adada tek başına bir kulede bir lanet altında yaşamakta. Bu lanete göre Leydi hiçbir şekilde kulenin camından direkt olarak dışarı bakamıyor ve dış dünyayı yalnızca odasındaki aynadan görebiliyor. Çünkü eğer camdan bakarsa ölecek. Adada bulunan tek bir kuleye hapis olarak yaşamını sürdüren Leydi, kuleden çıkamadan günlerini yalnızca dokuma yaparak geçirmektedir. Kulenin penceresinden baktığında lanetleneceğini bilen kadının dış dünya ile iletişimi yalnızca ona dışarıyı gösteren kuledeki aynasından ibarettir.
Elaine, günlerden birinde bu kulenin yakınından şarkı söyleyerek geçen Kral Arthur'un Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nden Lancelot'u duyar, aynadan görür. Elaine ondan etkilenir ve aşık olur. Kendini tutamayan Elaine camdan dışarı bakar. Bununla birlikte o anda her zaman baktığı ayna ise çatlar. Elaine lanetlendiğini anlar.
Yine de Elaine, Lancelot’a ulaşabilmek için bir kayığa binip nehri geçerek Camelot’a ulaşmaya çalışır. Bu, aynı zamanda ölüme doğru bir yolculuktur; nitekim, üzerindeki lanet sebebiyle kayığı şehre ulaştığında Elaine çoktan ölmüş olacaktır. Tabloda da işte tam bu an resmedilmiştir.
Eserdeki semboller Elaine’nin kuledeki hayatı, yolculuğu ve ölümüne dair aynı zamanda bazı izler taşımakta.
-Kayıkta dağınık uzun kızıl saçları ve beyaz giysisiyle Elaine görünür. Başını hafifçe yukarı kaldırmış olan Elaine yukarı kalkmış kaşları ve aşağı doğru bakan gözleri ile sanki bir iç çekme halindeymiş gibi görünür. Hayatının sonuna yaklaştığının farkına varması ile yaşadığı ızdırap yüz ifadesinden bellidir.
- Kayığın önünde görülen üç mumdan ikisi sönmüştür. Bu da yine Leydi’nin hem yolculuğunun, hem de hayatının sonuna geldiğinin bir göstergesidir.
- Kayığın üzerindeki örtü Elaine’in kulede yaptığı dokumalardan biridir ve kuledeki yaşamına işaret eder. Örtünün kenarlarında görülen desenler aslında Leydi’nin aynasından gördüğü Lancelot’un (ve diğer şövalyelerin) geçişini de içeren sahnelerden oluşur. Bu sahneler genç kadına yasaklanmış ama keşfetmeye can attığı dış dünyayı yansıtır.
- Kayığın önündeki sararmış yapraklar ise Victorya Devri'nde kullanılan cinsel olarak baştan çıkmış bir kadın irdelemesi. Yaşadığı yoğun istek sonucu bu duygu onun düşen yapraklar gibi ölümüne neden olmakta. 1800'lu yılların İngiltere'sinde ideal olarak betimlenen ''kadın rolü''; cinsel ve bağımsız isteklerden uzakta, evin işlerine yönelmesi beklenen bir çerçevede. Bu idealden çıkan kadınların sonu ise onlar adına belli, yoldan çıkmışlığın getirdiği ölüm... En azından o yıllar için öyle olduğu var sayılmaktaydı!
Shalott Leydisi Elaine'in hikayesindeki en dramatik noktalardan bir diğeri ise onu bulan kimsenin neden veya ne için öldüğünü bilmiyor olması. Onun için her şeyi göze aldığı Lancelot bile...
cr. sanatabasla, hoghheim,wannart
1888 yılında John William Waterhouse tarafından resmedilmiş Shalott Leydisi (The Lady of Shalott) tablosunun hikayesini paylaşmak istedim.
Tablo, Lord Tennyson'ın 1832 yılında yazdığı aynı adlı şiirin bir tasviri niteliğinde.
Şiirde ise Kral Arthur Efsanesi'nde geçen Shalott Leydisi Elaine'nin hikayesi geçiyor.
Hikayeye göre Elaine, Kral Arthur'un sarayının da bulunduğu Camelot adlı bir şehrin yakınlarında bulunan bir adada tek başına bir kulede bir lanet altında yaşamakta. Bu lanete göre Leydi hiçbir şekilde kulenin camından direkt olarak dışarı bakamıyor ve dış dünyayı yalnızca odasındaki aynadan görebiliyor. Çünkü eğer camdan bakarsa ölecek. Adada bulunan tek bir kuleye hapis olarak yaşamını sürdüren Leydi, kuleden çıkamadan günlerini yalnızca dokuma yaparak geçirmektedir. Kulenin penceresinden baktığında lanetleneceğini bilen kadının dış dünya ile iletişimi yalnızca ona dışarıyı gösteren kuledeki aynasından ibarettir.
Elaine, günlerden birinde bu kulenin yakınından şarkı söyleyerek geçen Kral Arthur'un Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nden Lancelot'u duyar, aynadan görür. Elaine ondan etkilenir ve aşık olur. Kendini tutamayan Elaine camdan dışarı bakar. Bununla birlikte o anda her zaman baktığı ayna ise çatlar. Elaine lanetlendiğini anlar.
Yine de Elaine, Lancelot’a ulaşabilmek için bir kayığa binip nehri geçerek Camelot’a ulaşmaya çalışır. Bu, aynı zamanda ölüme doğru bir yolculuktur; nitekim, üzerindeki lanet sebebiyle kayığı şehre ulaştığında Elaine çoktan ölmüş olacaktır. Tabloda da işte tam bu an resmedilmiştir.
Eserdeki semboller Elaine’nin kuledeki hayatı, yolculuğu ve ölümüne dair aynı zamanda bazı izler taşımakta.
-Kayıkta dağınık uzun kızıl saçları ve beyaz giysisiyle Elaine görünür. Başını hafifçe yukarı kaldırmış olan Elaine yukarı kalkmış kaşları ve aşağı doğru bakan gözleri ile sanki bir iç çekme halindeymiş gibi görünür. Hayatının sonuna yaklaştığının farkına varması ile yaşadığı ızdırap yüz ifadesinden bellidir.
- Kayığın önünde görülen üç mumdan ikisi sönmüştür. Bu da yine Leydi’nin hem yolculuğunun, hem de hayatının sonuna geldiğinin bir göstergesidir.
- Kayığın üzerindeki örtü Elaine’in kulede yaptığı dokumalardan biridir ve kuledeki yaşamına işaret eder. Örtünün kenarlarında görülen desenler aslında Leydi’nin aynasından gördüğü Lancelot’un (ve diğer şövalyelerin) geçişini de içeren sahnelerden oluşur. Bu sahneler genç kadına yasaklanmış ama keşfetmeye can attığı dış dünyayı yansıtır.
- Kayığın önündeki sararmış yapraklar ise Victorya Devri'nde kullanılan cinsel olarak baştan çıkmış bir kadın irdelemesi. Yaşadığı yoğun istek sonucu bu duygu onun düşen yapraklar gibi ölümüne neden olmakta. 1800'lu yılların İngiltere'sinde ideal olarak betimlenen ''kadın rolü''; cinsel ve bağımsız isteklerden uzakta, evin işlerine yönelmesi beklenen bir çerçevede. Bu idealden çıkan kadınların sonu ise onlar adına belli, yoldan çıkmışlığın getirdiği ölüm... En azından o yıllar için öyle olduğu var sayılmaktaydı!
Shalott Leydisi Elaine'in hikayesindeki en dramatik noktalardan bir diğeri ise onu bulan kimsenin neden veya ne için öldüğünü bilmiyor olması. Onun için her şeyi göze aldığı Lancelot bile...
cr. sanatabasla, hoghheim,wannart
Moderatörün son düzenlenenleri: