- Katılım
- 23 Tem 2023
- Mesajlar
- 2,084
- Tepki
- 7,301
- Puan
- 339
Yeniden merhaba çoğunuzun Süt Kardeşler filminden bildiği, yine bir Türk şehir efsanesi olan Gulyabani'yi anlatacağım bugün sizlere. Kaynak:
Keyifli okumalar
Gulyabani olarak bilinen bu varlık gezginlerin ve yolcuların karşısına çıkarak onlara unutamayacakları korkunç deneyimler yaşatır. Daha sonraları Anadolu kültüründe anılmaya başlanmış ve insanları yediği düşünülen uzun boylu, uzun sakallı ve asalı bir dev olarak tanımlanmıştır. Bazı Türk halklarının geleneksel görüşlerine göre kimi zaman da kadın kılığında olduğuna inanılan mitolojik bir varlıktır.
Aslında Gulyabani, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. Lakin, söylentilere göre kökeni biraz daha eskiye dayanmakta ve bazı toplumlarda yüzyıllardır anlatılmaktadır.
Vücudu tüyle kaplı, kocaman, pis kokulu bu varlığın ayaklarının da ters olduğu söylenir.
Adı kurafelerle anılan Gulyabani korkunç bir varlık olup gece çöktüğünde çöllerde ve mezarlıklarda dolaşan birinin gözüne canlı biri gibi görünür. Bu insanımsı yaratığın dağ yamaçlarında ve kimsenin olmadığı çöllerde hava kararmadan önce ortaya çıktığına inanılır. Gündüzleri mezara girip geceleri ise hortlayarak çıktığı söylenir.
Avcılara yaklaşıp onlarla insan gibi konuşur. Bir şeyler ister, sonra da bir çeşit dövüş yapmayı önerir. Avcı kazanırsa Gulyabani sessizce çekip gider. Kendisi kazanırsa avcı uzun bir süre hasta yatacak demektir veya kanı tükenene kadar Gulyabani tarafından içilecektir.
Ayrıca Gulyabani; ata binmeyi, atların kuyruğunu örmeyi ve çocukları çok sever.
Farklı kültürlere ve toplumlara ait eski efsanelerde bu karakterden bahsedildiği de tahmin edilir. Gerçekte ise kim ve ne olduğunu çok az kişi bilir. Bazı kişiler ise Gulyabani'nin geçmişinin Anunnakilere kadar uzandığına inanır.
Anunnakiler, Sümerlilerin günümüzden 4 bin yıl önce var olduğu tahmin edilen garip görünüşlü mitolojik tanrılarıdır. Bazı tarihçilere göre Anunnaki tanrıları, dünyayı ziyarete gelen yabancı varlıklarla bağlantıya sahipti. Yani aslında onlar dünya dışı varlıkların ta kendisiydi. Bu noktada Gulyabani'nin de dünya dışı varlıklarla alakası olduğu düşünülüyor.
Rivayetlere göre Gulyabani'nin farklı isimleri de vardır. Gece gezen, seyyah ve şaman bunlardan birkaçıdır.
Bazıları ise Gulyabani'nin insan kılığında, Kaf Dağı'ndan dünyaya sürülmüş bir şeytan olduğunu, yüzlerce yıldır dünya topraklarında varlığını sürdürdüğünü savunur. Gulyabani'nin pek çok kılığa bürünüp insanları kandırarak onlardan beslendiği de söylenir.
Farklı bir iddia ise kendisinin bir zaman yolcusu olduğu yönündedir. Geçmiş zamanlarda kendi zamanını ararken talihsiz bir şekilde karanlık çağlardan günümüze gelen bir gezgindir. Kendisine "seyyah" denmesinin sebebi de budur. Gulyabani bir zaman gezgini ve boyutlar arası seyahat etmiş bir varlıktır.
Bu varlığın bir büyücü olduğunu da söyleyenler vardır. Çok yaşlı olduğu için gücünü harcamaz ve kendini göstermez fakat her 60 yılda bir bedenini yeniler.
Kimisi ise Kırım'ın kuzeyindeki Tatar bozkırından gelme bir şaman olduğunu söyler. Gulyabani; ruhlara hükmedebilen, tarihten istediği ruhu getirip yaptığı şeyleri anlattıran bir varlıktır. Karşısındaki kişiyi kolaylıkla kandırabilir. Ruhu sabit kalır ancak yaşadığı sürece farklı bedenlere girebilir ve tekrar tekrar doğarak dünyaya geri dönebilir.
Gulyabani'nin gündüzleri mezarında olduğu ve gece ise çıkarak mezar ve çevresindeki insanları avladığı için çok eski çağlardan kalma bir vampir olduğu da söylenir. Bu yüzden ona "gece gezen" de denir. Kendisine bu şekilde hitap edilmesinin başka bir nedeni daha vardır. İnanışa göre Gulyabani'nin normal bir insan ve basit bir gezgin olduğu da söylenir. Kendisine "seyyah" der. Gittiği yerlerdeki duyulmamış hikayeleri toplayıp anlatır. Yani bir masalcıdır.
Keyifli okumalar
Gulyabani olarak bilinen bu varlık gezginlerin ve yolcuların karşısına çıkarak onlara unutamayacakları korkunç deneyimler yaşatır. Daha sonraları Anadolu kültüründe anılmaya başlanmış ve insanları yediği düşünülen uzun boylu, uzun sakallı ve asalı bir dev olarak tanımlanmıştır. Bazı Türk halklarının geleneksel görüşlerine göre kimi zaman da kadın kılığında olduğuna inanılan mitolojik bir varlıktır.
Aslında Gulyabani, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. Lakin, söylentilere göre kökeni biraz daha eskiye dayanmakta ve bazı toplumlarda yüzyıllardır anlatılmaktadır.
Vücudu tüyle kaplı, kocaman, pis kokulu bu varlığın ayaklarının da ters olduğu söylenir.
Adı kurafelerle anılan Gulyabani korkunç bir varlık olup gece çöktüğünde çöllerde ve mezarlıklarda dolaşan birinin gözüne canlı biri gibi görünür. Bu insanımsı yaratığın dağ yamaçlarında ve kimsenin olmadığı çöllerde hava kararmadan önce ortaya çıktığına inanılır. Gündüzleri mezara girip geceleri ise hortlayarak çıktığı söylenir.
Avcılara yaklaşıp onlarla insan gibi konuşur. Bir şeyler ister, sonra da bir çeşit dövüş yapmayı önerir. Avcı kazanırsa Gulyabani sessizce çekip gider. Kendisi kazanırsa avcı uzun bir süre hasta yatacak demektir veya kanı tükenene kadar Gulyabani tarafından içilecektir.
Ayrıca Gulyabani; ata binmeyi, atların kuyruğunu örmeyi ve çocukları çok sever.
Farklı kültürlere ve toplumlara ait eski efsanelerde bu karakterden bahsedildiği de tahmin edilir. Gerçekte ise kim ve ne olduğunu çok az kişi bilir. Bazı kişiler ise Gulyabani'nin geçmişinin Anunnakilere kadar uzandığına inanır.
Anunnakiler, Sümerlilerin günümüzden 4 bin yıl önce var olduğu tahmin edilen garip görünüşlü mitolojik tanrılarıdır. Bazı tarihçilere göre Anunnaki tanrıları, dünyayı ziyarete gelen yabancı varlıklarla bağlantıya sahipti. Yani aslında onlar dünya dışı varlıkların ta kendisiydi. Bu noktada Gulyabani'nin de dünya dışı varlıklarla alakası olduğu düşünülüyor.
Rivayetlere göre Gulyabani'nin farklı isimleri de vardır. Gece gezen, seyyah ve şaman bunlardan birkaçıdır.
Bazıları ise Gulyabani'nin insan kılığında, Kaf Dağı'ndan dünyaya sürülmüş bir şeytan olduğunu, yüzlerce yıldır dünya topraklarında varlığını sürdürdüğünü savunur. Gulyabani'nin pek çok kılığa bürünüp insanları kandırarak onlardan beslendiği de söylenir.
Farklı bir iddia ise kendisinin bir zaman yolcusu olduğu yönündedir. Geçmiş zamanlarda kendi zamanını ararken talihsiz bir şekilde karanlık çağlardan günümüze gelen bir gezgindir. Kendisine "seyyah" denmesinin sebebi de budur. Gulyabani bir zaman gezgini ve boyutlar arası seyahat etmiş bir varlıktır.
Bu varlığın bir büyücü olduğunu da söyleyenler vardır. Çok yaşlı olduğu için gücünü harcamaz ve kendini göstermez fakat her 60 yılda bir bedenini yeniler.
Kimisi ise Kırım'ın kuzeyindeki Tatar bozkırından gelme bir şaman olduğunu söyler. Gulyabani; ruhlara hükmedebilen, tarihten istediği ruhu getirip yaptığı şeyleri anlattıran bir varlıktır. Karşısındaki kişiyi kolaylıkla kandırabilir. Ruhu sabit kalır ancak yaşadığı sürece farklı bedenlere girebilir ve tekrar tekrar doğarak dünyaya geri dönebilir.
Gulyabani'nin gündüzleri mezarında olduğu ve gece ise çıkarak mezar ve çevresindeki insanları avladığı için çok eski çağlardan kalma bir vampir olduğu da söylenir. Bu yüzden ona "gece gezen" de denir. Kendisine bu şekilde hitap edilmesinin başka bir nedeni daha vardır. İnanışa göre Gulyabani'nin normal bir insan ve basit bir gezgin olduğu da söylenir. Kendisine "seyyah" der. Gittiği yerlerdeki duyulmamış hikayeleri toplayıp anlatır. Yani bir masalcıdır.
Son düzenleme: