Ü
Üye silindi 154
Random film önerileri part 2 bölümüne hoş geldiniz
Part 1: https://netizenturkey.net/forum/konu/random-film-onerileri.960/
The Black Phone (2021):
Film, nostaljik bir havada bize ilginç bir konuyu izletiyor, baya sürükleyici ve bir o kadar da izleyiciyi geren bir film.
Kaçırılan çocuğun kardeşi olan Gwen'in karakterini çok beğendim.
Arrival (2016):
Interstellar tadında duygusal bir arka planı olan bir bilim kurgu.
Daha ilk sahnesiyle beni içine çekmişti.
İzlemeyenlere aşırı tavsiye ediyorum, zaman algınızla oynayan muhteşem bir film.
Shoplifters (2018):
The Banshees of Inisherin (2022)
İzlerken roman okuyormuşum hissiyatı vermişti bana.
Gone Girl (2014):
Etkileyici ve replikleriyle çok vurucu bir film.
Beautiful Boy (2018):
Müziklerini, sinematografisini ve oyunculuklarını sevdiğim dokunaklı bir film olarak aklımda kalmış.
The Help (2011):
Irkçılığın özellikle bir dönem ne boyutlara varabilmiş olduğunu çok iyi gösteriyor.
Truman Show (1998):
Billy Elliot (2001):
Bir çocuğun kendisi, hayalleri için verdiği o mücadele bence çok ilham verici.
***************
Herkese iyi geceler dilerim
Part 1: https://netizenturkey.net/forum/konu/random-film-onerileri.960/
The Black Phone (2021):
Genellikle korku filmlerini izlemeyi pek sevmem ancak bu filmi bir şekilde izlemiş bulunmuştumFilm, çocukları hedef alan bir seri katil tarafından kaçırılıp ses geçirmez bir bodrumda tutulan 13 yaşındaki Finney'nin, odada yer alan ve bağlantısı bulunmayan siyah telefon aracılığıyla katilin önceki mağdurlarıyla iletişime geçmesi sonrası yaşananları konu ediniyor.
Film, nostaljik bir havada bize ilginç bir konuyu izletiyor, baya sürükleyici ve bir o kadar da izleyiciyi geren bir film.
Kaçırılan çocuğun kardeşi olan Gwen'in karakterini çok beğendim.
Arrival (2016):
Bu film en sevdiğim ve keşke zamanında sinemada izleseymişim dediğim filmlerdendir.Bir gün dünyanın 12 farklı bölgesine değişik gök cisimlerinin inildiği görülür ve bu da dünyayı bir nevi paniğe sürükler. Bu cisimlerin içindeki insan dışındaki akıllı canlı türüyle iletişim kurma görevi dünyadaki sayılı dil bilimcilerden olan Dr. Louis’in de dahil olduğu bir grup bilim insanına verilir. Bu bilim insanları uzaylıların dilini çözüp onlara herkesin merak ettiği o önemli soruyu sormaya çalışacaktır: “Bu dünyaya neden geldiniz?”
Interstellar tadında duygusal bir arka planı olan bir bilim kurgu.
Daha ilk sahnesiyle beni içine çekmişti.
İzlemeyenlere aşırı tavsiye ediyorum, zaman algınızla oynayan muhteşem bir film.
Shoplifters (2018):
Kore-eda'nın filmlerini izlemeyi seviyorum o yüzden bu filmini de sevmiştim, aile kavramı üzerine düşündüren bir film.Osamu ve ailesi hırsızlık yaparak geçinmektedir. Yine bir gün Osamu ve oğlu bir marketten yiyecek bir şeyler çalıp eve dönerlerken küçük bir kıza rastlarlar. Kız dondurucu soğukta dışarıda kalmıştır. Aile küçük kızı evlerine almayı pek istemez fakat yaşadığı sıkıntıları öğrendiklerinde onunla ilgilenmeye karar verirler. Küçük kız kısa sürede ailenin neşesi haline gelir. Onlar hayatta kalabilmek için suç işleyerek zar zor para kazansalar da, küçük kızla birlikte mutlu bir yaşam sürerler. Fakat gizli bir sırrın ortaya çıkması ailenin ve küçük kızın hayatını tamamen değiştirir.
The Banshees of Inisherin (2022)
Bu filmde yine atmosferiyle, oyunculuklarıyla, hikayesiyle çok sevdiğim filmlerden..Film, uzak bir İrlanda adasında yaşayan iki arkadaşın hayatına odaklanıyor. 1920'li yılların İrlanda'sında, küçük bir sahil kasabası olan Inisherin'de yaşayan Colm ve Padraic, yıllardır çok yakın arkadaşlardır. Bir gün Colm, Padraic ile olan arkadaşlığını bitirmeye karar verir, bu karar Padraic'i şoka uğratır ve bunu kabullenmekte zorlanır, bozulan bu arkadaşlık aynı zamanda bütün kasabayı da etkiler.
İzlerken roman okuyormuşum hissiyatı vermişti bana.
Gone Girl (2014):
Başrolünde efsane bir kadın karakter olan, gerilim gizem dolu David Fincher yapımı şahane bir film.Amerika'nın Missouri eyaletlerinden birinde sıcak bir yaz sabahı, Nick (Ben Affleck) ve Amy Dunne evliliklerinin beşinci yıldönümünü kutlamaya hazırlanmaktadırlar. Fakat o gün Amy aniden ortadan kaybolur. Geri dönmeyince, polisin gözünde kocası Nick tüm şüpheleri üzerine çeker. Nick'in ise kafası karışmıştır; zira Amy'ye ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktur...
Taipei Suicide Story (2020):Merkezine hassas bir konuyu alıyor dolayısıyla ona göre izlemek gerekiyor.Taipei'de, intihar etmek isteyenleri ağırlayan bir otelin resepsiyonisti, konuklardan biriyle yaşamlarının beklenmedik şekilde birbirine bağlı olduğunu keşfeder. Resepsiyonist otel kurallarını ihlal ettikçe, duyguları daha da karmaşık hale gelir ve ikisi hiç beklenmedik bir bağ kurarlar.
Etkileyici ve replikleriyle çok vurucu bir film.
Beautiful Boy (2018):
Bu film, David Sheff'in Beautiful Boy: A Father’s Journey Through His Son’s Addiction isimli kitabından uyarlanmış bir film.Filmde uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden bir delikanlı ve babasının ilişkisini izliyoruz. Nick, boşanmış bir ailenin çocuğudur ve velayeti annesindedir. Babası David boşanmanın ardından oğlundan uzak kalsa da onu hiç ihmal etmez. Ancak son günlerde Nick'in hayatında yaşanan değişimler gözden kaçacak gibi değildir. David ona büyük acı veren bir gerçeği kabul eder: Nick, uyuşturucu bağımlısıdır. Babası oğlunu iyileştirmeye kararlıdır ve bunun için her ne gerekiyorsa yapacaktır.
Müziklerini, sinematografisini ve oyunculuklarını sevdiğim dokunaklı bir film olarak aklımda kalmış.
The Help (2011):
Viola Davis bu filmde o kadar güzel oyunuyor kii..Film, ciddi insan hakları ihlallerinin ve ırkçılığın oldukça yaygın olduğu 1960’lı yılların Amerika’sında geçiyor. O dönemde Eugenia "Skeeter" Phelan, Ole Miss'den yeni mezun olmuştur ve bir yazar olarak çalışmak amacındadır. Jackson, Mississippi'de birlikte büyüdüğü diğer kızların aksine bir kariyer istemekte ve evli arkadaşları ve annesinin değişmeyen şaşkınlığına rağmen evliliği ve çocukları ertelemek konusunda çok kararlıdır. Yerel gazetede Bayan Myrna'nın temizlikte püf noktaları işini alınca en iyi arkadaşının hizmetçisi Aibileen'dan yardım ister ve kendini New York'daki bir kitap editörünün zoruyla gizli bir projeye başlarken bulur. Ortaya çıkardığı dokunaklı hikayelerden ilham alır.
Irkçılığın özellikle bir dönem ne boyutlara varabilmiş olduğunu çok iyi gösteriyor.
Truman Show (1998):
Senoryosu zamanına göre çok yaratıcı kült bir film.Truman Burbank, kartpostalları aratmayacak güzellikte bir adada yaşamaktadır. Bir işi, evi ve çok sevdiği karısı vardır. Ancak Truman dışında herkes tüm bunların düzmece olduğunu bilmektedir. Truman’ın yaşamı gerçek zannettiği bu stüdyolarda tam otuz yıldır, 24 saat boyunca canlı olarak bütün dünyaya yayınlanmaktadır. Truman bundan hiç şüphelenmemiştir, ta ki öldü zannettiği babasını bir gün caddeden geçen figüranlar arasında görünceye kadar…
Billy Elliot (2001):
Ben bu filmi ilk defa ortaokulda sınıfta izleyip çok sevmiştim.Kuzey İngiltere'de 1984 yılında yaşanan madenci grevinin sosyal bir zemin olarak karşımıza çıktığı film, ağabeyi ve babası greve katılan 11 yaşındaki bir çocuğun tek başına ayakta durma savaşını ve içsel mücadelesini anlatıyor. Box ringini terkedip bale dersleri almaya başlayan Billy Elliot'un seçimi ailesi tarafından yadırgansa da, bale hocası Bayan Wilkinson ona arka çıkacaktır.
Bir çocuğun kendisi, hayalleri için verdiği o mücadele bence çok ilham verici.
***************
Herkese iyi geceler dilerim