Ü
Üye silindi 192
Bilinen adıyla Theodora, fakir ve soylu olmayan bir aileden geliyordu. Babası Yeşil takımdan bir ayı bakıcısı, annesi ise aktris ve dansçıydı. 2 kız kardeşi daha olan Theodora babasını henüz çok küçükken kaybedince ve annesi de yaşlandığı sebebiyle aktrislikten kovulunca 14 yaşında o ve kardeşleri de aktris oldu fakat aktris olmadan önce statüsü düşük, fakir bir genelevde çalışmaya başladı. Aktris olduğu vakit aynı zamanda genelevde çalışan Theodora 15 yaşında iken erkekler arasında kıvrak vücudu ve güzelliği ile çoktan popüler olmuş ve şehirde tanınmaya başlamıştı, yoldan geçen kimse ona dokunmak istemiyor, Tanrı tarafından lanetleneceklerini ve kirleneceklerini düşünüyorlardı.
Nedir bu aktrislik/oyunculuk? O dönemde günah ve ucuz insanların mesleği sayılan oyunculukta kişi çıplak veya çok açık bir kıyafet ile sahneye çıkar ve sahnede onu izleyenleri gerek dans ile gerek de cinsel hareketler ile eğlendirmeye çalışır. Bu mesleğin ikinci yüzü de sahnenin arkasıdır, sahne arkasında da hizmet ederler ve bunların anlatılmasına izin verirler. Sahne arkasındaki hizmetler izleyicilerle para karşılığında cinsel ilişkiye girmek ve onlara özel danslar etmektir.
16 yaşına geldiği vakit Suriyeli Vali Hecebolus’un karısi olarak Kuzey Afrika’ya gider fakat kendisinden mesleği sebebiyle tiksinip onu terk eden vali onu yarı yolda bırakır. Uzun bir süre Kostantinopolis'e gitmeye çalışan Theodora'nın yolu Libya ile kesişir ve orada bir müddet orada kalıp din adamları ile etkileşime girip eğitim alarak dine daha çok kafa yormaya başlar, inandığı şey Hristiyanlığın inançlarındsn olan monofizit idi. Monofizit İsa ve kutsal ruhun bir bedende olduğu inancıydı. Asıl yaşadığı yere geri döndüğü vakit eski hayatını tamamen çöpe attı ve dini ile ilgilenen biri oldu lakin halk ona hâlâ aynı göz ile bakıyordu. Saray yakınlarında bir kulübeye taşınan kızı Kral Justin'in varis yeğeni 1. Justinianus gördü ve ona aşık oldu. Justinianus'dan da Theodora hoşlanmıştı ama Kral Justin’in eşi İmparatoriçe Euphemia, bu evliliğe karşı çıktı çünkü o dönemde oyuncular resmen insan bile sayılmıyordu bu sebeple soylu birinin oyuncularla evlenmesini yasaklayan bir yasa vardı.
İmparatoriçe Euphemia öldüğü vakit Theodora ve Justinianus evlendi ve Kral Justin de ölünce İmparator ve İmparatoriçe oldular. Halk bu duruma şaşkınlık ile bakıyordu çünkü Theodora hem soylu değildi hem de eski bir oyuncuydu, İmparatoriçe olsa bile fısıltıları duyan Theodora bu durumda daha da hırslanıyor ve zekasını ön plana çıkararak devlet işlerinde daha da iyi oluyordu. Eşini çok seven Theodora ona hep destek oluyordu, aynı şekilde Kral Justinianus da onu çok seviyordu ve fikir alışverişinde bulunuyordu, böylelikle ezici bir kudretli çift oldular. Bilinen Bizans İmparatorluğu'nun en kanlı isyanı olan Nika Ayaklanması'nı da birlikte çözmüşlerdi. En başlarda birlikte kaçmak isteyen çift sarayda tıkılı kaldılar. Yeşil ve Mavi takım Eski imparator I. Anastasios’un yeğeni Hypatius’u yeni imparator ilan ettiler ve Justinianus'u yok sayıp onu tahta oturttular fakat Theodora her şeyin böyle bitmesine tahammül edemedi ve salonda yüksek bir sesle "Sizi bilmem ama benim yerim bu saraydır, Kraliyet moru, en asil kefendir" diyerek kocasını ve orduyu cesaretlendirdi. Gücünü toplayan Justinianus kaçmak yerine savaşmayı tercih etti ve isyan bastırıldı. Theodora ise tahta Anastasios'u çıkaranları ve Anastasios'u astırdı ayrıca Justinianus da 30.000 isyancıyı astırdı. Harap olan şehri eskisinden daha ihtişamlı ve güzel hale getiren Theodora ve Justinianus halkın sevgisini topladı ayrıca bu dönem İmparatorluk için en refah ve güçlü dönem oldu. İnsanlar da, İmparator ve İmparatoriçe de çok mutluydu, Theodora artık eskiye nazaran daha az geçmişiyle yargılanıyor ve zekasıyla övgü alıyordu.
Kral Justinianus ve Theodora inanç bakımından zıtlardı, Theodora monofizit'i mantıklı bulurken Justinianus diofizit'i mantıklı buluyordu bu sebeple de nikahları doğru bulunmuyordu fakat bu tür şeyler hiçbir zaman Theodora ve Justinianus'un güçlü aşkına engel olamadı, onlar birbirleri için yaratılmış iki zeki ruhtular. Justinianus Theodora’nın kanser sebebiyle ölümünden sonra hiçkimseyle evlenmedi ve ölene kadar (16 yıl sanırım) yalnız kaldı, ölünce de onun için yaptırdığı Havariyyun Kilise'sine onun yanına gömüldü. Aşkları işte bu kadar kuvvetliydi. Tartışmalı bir figür olsa da Theodora her zaman keskin zekası ve kadınlara verdiği haklar ve değerler ile takdir edildi ve edilir, o tarihin gördüğü en güçlü kadınlardan biriydi ve bir çok kişiye göre ilk feministti.
Theodora ve Justinianus'un koyduğu bazı kanunlar:
1. Kadınlar fuhuşa zorlanmayacak, kadın ticareti yapan herkes idam edilecek
2. Oyuncular bu tür durumlarda kendi statüsündan olmayan biri ile evlenebilecek
3. Taciz ve tecavüz suçuna karışan herkes idam edilecek
4. Anneler velayet hakkına sahip olabilecek.
5. Boşanan kadınlar mülkiyet hakkına sahip olacak.
Theodora tüm genelevleri kapattırdı ve burada çalışmaya zorlanan kadınların daha düzgün bir hayat yaşaması için manastırlar inşa etti ayrıca hastaneler, kütüphaneler, kiliseler de yaptırması onu halkın sevdiği bir figür haline getirdi.
Nedir bu aktrislik/oyunculuk? O dönemde günah ve ucuz insanların mesleği sayılan oyunculukta kişi çıplak veya çok açık bir kıyafet ile sahneye çıkar ve sahnede onu izleyenleri gerek dans ile gerek de cinsel hareketler ile eğlendirmeye çalışır. Bu mesleğin ikinci yüzü de sahnenin arkasıdır, sahne arkasında da hizmet ederler ve bunların anlatılmasına izin verirler. Sahne arkasındaki hizmetler izleyicilerle para karşılığında cinsel ilişkiye girmek ve onlara özel danslar etmektir.
16 yaşına geldiği vakit Suriyeli Vali Hecebolus’un karısi olarak Kuzey Afrika’ya gider fakat kendisinden mesleği sebebiyle tiksinip onu terk eden vali onu yarı yolda bırakır. Uzun bir süre Kostantinopolis'e gitmeye çalışan Theodora'nın yolu Libya ile kesişir ve orada bir müddet orada kalıp din adamları ile etkileşime girip eğitim alarak dine daha çok kafa yormaya başlar, inandığı şey Hristiyanlığın inançlarındsn olan monofizit idi. Monofizit İsa ve kutsal ruhun bir bedende olduğu inancıydı. Asıl yaşadığı yere geri döndüğü vakit eski hayatını tamamen çöpe attı ve dini ile ilgilenen biri oldu lakin halk ona hâlâ aynı göz ile bakıyordu. Saray yakınlarında bir kulübeye taşınan kızı Kral Justin'in varis yeğeni 1. Justinianus gördü ve ona aşık oldu. Justinianus'dan da Theodora hoşlanmıştı ama Kral Justin’in eşi İmparatoriçe Euphemia, bu evliliğe karşı çıktı çünkü o dönemde oyuncular resmen insan bile sayılmıyordu bu sebeple soylu birinin oyuncularla evlenmesini yasaklayan bir yasa vardı.
İmparatoriçe Euphemia öldüğü vakit Theodora ve Justinianus evlendi ve Kral Justin de ölünce İmparator ve İmparatoriçe oldular. Halk bu duruma şaşkınlık ile bakıyordu çünkü Theodora hem soylu değildi hem de eski bir oyuncuydu, İmparatoriçe olsa bile fısıltıları duyan Theodora bu durumda daha da hırslanıyor ve zekasını ön plana çıkararak devlet işlerinde daha da iyi oluyordu. Eşini çok seven Theodora ona hep destek oluyordu, aynı şekilde Kral Justinianus da onu çok seviyordu ve fikir alışverişinde bulunuyordu, böylelikle ezici bir kudretli çift oldular. Bilinen Bizans İmparatorluğu'nun en kanlı isyanı olan Nika Ayaklanması'nı da birlikte çözmüşlerdi. En başlarda birlikte kaçmak isteyen çift sarayda tıkılı kaldılar. Yeşil ve Mavi takım Eski imparator I. Anastasios’un yeğeni Hypatius’u yeni imparator ilan ettiler ve Justinianus'u yok sayıp onu tahta oturttular fakat Theodora her şeyin böyle bitmesine tahammül edemedi ve salonda yüksek bir sesle "Sizi bilmem ama benim yerim bu saraydır, Kraliyet moru, en asil kefendir" diyerek kocasını ve orduyu cesaretlendirdi. Gücünü toplayan Justinianus kaçmak yerine savaşmayı tercih etti ve isyan bastırıldı. Theodora ise tahta Anastasios'u çıkaranları ve Anastasios'u astırdı ayrıca Justinianus da 30.000 isyancıyı astırdı. Harap olan şehri eskisinden daha ihtişamlı ve güzel hale getiren Theodora ve Justinianus halkın sevgisini topladı ayrıca bu dönem İmparatorluk için en refah ve güçlü dönem oldu. İnsanlar da, İmparator ve İmparatoriçe de çok mutluydu, Theodora artık eskiye nazaran daha az geçmişiyle yargılanıyor ve zekasıyla övgü alıyordu.
Kral Justinianus ve Theodora inanç bakımından zıtlardı, Theodora monofizit'i mantıklı bulurken Justinianus diofizit'i mantıklı buluyordu bu sebeple de nikahları doğru bulunmuyordu fakat bu tür şeyler hiçbir zaman Theodora ve Justinianus'un güçlü aşkına engel olamadı, onlar birbirleri için yaratılmış iki zeki ruhtular. Justinianus Theodora’nın kanser sebebiyle ölümünden sonra hiçkimseyle evlenmedi ve ölene kadar (16 yıl sanırım) yalnız kaldı, ölünce de onun için yaptırdığı Havariyyun Kilise'sine onun yanına gömüldü. Aşkları işte bu kadar kuvvetliydi. Tartışmalı bir figür olsa da Theodora her zaman keskin zekası ve kadınlara verdiği haklar ve değerler ile takdir edildi ve edilir, o tarihin gördüğü en güçlü kadınlardan biriydi ve bir çok kişiye göre ilk feministti.
Theodora ve Justinianus'un koyduğu bazı kanunlar:
1. Kadınlar fuhuşa zorlanmayacak, kadın ticareti yapan herkes idam edilecek
2. Oyuncular bu tür durumlarda kendi statüsündan olmayan biri ile evlenebilecek
3. Taciz ve tecavüz suçuna karışan herkes idam edilecek
4. Anneler velayet hakkına sahip olabilecek.
5. Boşanan kadınlar mülkiyet hakkına sahip olacak.
Theodora tüm genelevleri kapattırdı ve burada çalışmaya zorlanan kadınların daha düzgün bir hayat yaşaması için manastırlar inşa etti ayrıca hastaneler, kütüphaneler, kiliseler de yaptırması onu halkın sevdiği bir figür haline getirdi.