Ü
Üye silindi 154
Son zamanlarda çok fazla konuşulduğunu gördüğüm, birçok listede 2023'ün en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen Past Lives filmini izledim ve film hakkında bir başlık açasım geldi
Öncelikle konusundan birazcık bahsedecek olursam:
Na Young ve Hae Sung Güney Kore'li iki küçük çocuktur, aynı okula giden bu iki çocuk birbirlerinden hoşlanmaktadırlar.
Böylelikle ilk başta çocukluk aşkı....ilk aşk motiflerinin işlendiği bir hikayeye giriş yaptığımız hissettiriliyor bize.
Na Young yani başroldeki kızımız hırslı ve gerçekçi bir karaktere sahip, bunu daha çocukluk anlarına giden ilk sahnede görüyoruz, Hae Sung ise sessiz sakin utangaç bir tip.
Bir süre sonra Na Young'un ailesi o daha 12 yaşındayken Kanada'ya göç etme kararı alır ve böylelikle artık yeni adı Nora olan Na Young'un Güney Kore'den ayrılmasıyla birlikte bu ikilinin arasındaki bağ uzun bir süreliğine kopar...
Nora gittikten sonra bu ikili 12 sene aralıklarla 2 kez tekrardan karşılaşırlar.
En kaba haliyle film, henüz daha çocukken tanışıp ayrılan iki insanın yıllara yayılan karşılaşmalarını anlatıyor denilebilir.
Çocukluk, Sanal Dönem ve New York ziyareti olmak üzere film üç bölüme ayrılmakta.
Film hakkındaki düşüncelerim:
- Film açıkçası beni baya etkiledi, hani bitince ekrana baka kaldım ve sonrasında da aklımdan çıkmadı düşündürdü beni.
- Böyle şiirsel bir havası olan bir film, çekimi falan çok hoş.
- Konusuna bakınca direkt böyle sadece romantik bir filmmiş gibi geliyor ama yanında kimlik meselesi, göç gibi birçok konu işleyen çok katmanlı bir film.
- Çok günümüzden ve gerçekçi bir film. Başta bir masal izleyecekmişsiniz gibi gelen bir hikayeyi hayatın gerçekleriyle çarparak işliyor, yani klişe bir olay örgüsü veya klişe kararlar veren karaktere rastlamıyoruz.
- Filmde öne çıkan 3 oyuncunun da performansı muhteşemdi, konuşmadan bile çok iyi oynamışlar bence. Özellikle sonlara doğru kelimler, diyaloglar olmadan bir çok duygu o kadar güzel aktarılıyor ki
- Ülkemizde vizyona girerse gidip bir de oradan izleyeceğim, sinemada deneyimlemek isteyeceğim bir film oldu.
- Filmde önemli bir yer kaplayan bir "In-yun" muhabbeti var, çok ilgi çekici geldi bana.
In-Yun bizdeki kader, alınyazısı veya kısmet mevzusuna benziyor.
İki kişi arasındaki manevi, önceden belirlenmiş bir bağ olduğuna dair bir Budist inancını ifade ediyor.
In-Yun'a göre, tesadüfi gibi gözüken karşılaşmaların bile bir anlamı vardır, binlerce yıl ve birden fazla yaşam boyunca gerçekleşen olayların bir sonucu olarak kabul edilir.
Not: Kardeşimle izledim, biraz sıkıldıdnsbsbx yani böyle olaylı aşırı akan bir temposu yok izleyip sıkılabilirsiniz de, uyarımı yapayım.
***************
Öncelikle konusundan birazcık bahsedecek olursam:
Na Young ve Hae Sung Güney Kore'li iki küçük çocuktur, aynı okula giden bu iki çocuk birbirlerinden hoşlanmaktadırlar.
Böylelikle ilk başta çocukluk aşkı....ilk aşk motiflerinin işlendiği bir hikayeye giriş yaptığımız hissettiriliyor bize.
Na Young yani başroldeki kızımız hırslı ve gerçekçi bir karaktere sahip, bunu daha çocukluk anlarına giden ilk sahnede görüyoruz, Hae Sung ise sessiz sakin utangaç bir tip.
Bir süre sonra Na Young'un ailesi o daha 12 yaşındayken Kanada'ya göç etme kararı alır ve böylelikle artık yeni adı Nora olan Na Young'un Güney Kore'den ayrılmasıyla birlikte bu ikilinin arasındaki bağ uzun bir süreliğine kopar...
Nora gittikten sonra bu ikili 12 sene aralıklarla 2 kez tekrardan karşılaşırlar.
En kaba haliyle film, henüz daha çocukken tanışıp ayrılan iki insanın yıllara yayılan karşılaşmalarını anlatıyor denilebilir.
Çocukluk, Sanal Dönem ve New York ziyareti olmak üzere film üç bölüme ayrılmakta.
Film hakkındaki düşüncelerim:
- Film açıkçası beni baya etkiledi, hani bitince ekrana baka kaldım ve sonrasında da aklımdan çıkmadı düşündürdü beni.
- Böyle şiirsel bir havası olan bir film, çekimi falan çok hoş.
- Konusuna bakınca direkt böyle sadece romantik bir filmmiş gibi geliyor ama yanında kimlik meselesi, göç gibi birçok konu işleyen çok katmanlı bir film.
- Çok günümüzden ve gerçekçi bir film. Başta bir masal izleyecekmişsiniz gibi gelen bir hikayeyi hayatın gerçekleriyle çarparak işliyor, yani klişe bir olay örgüsü veya klişe kararlar veren karaktere rastlamıyoruz.
- Filmde öne çıkan 3 oyuncunun da performansı muhteşemdi, konuşmadan bile çok iyi oynamışlar bence. Özellikle sonlara doğru kelimler, diyaloglar olmadan bir çok duygu o kadar güzel aktarılıyor ki
- Ülkemizde vizyona girerse gidip bir de oradan izleyeceğim, sinemada deneyimlemek isteyeceğim bir film oldu.
- Filmde önemli bir yer kaplayan bir "In-yun" muhabbeti var, çok ilgi çekici geldi bana.
In-Yun bizdeki kader, alınyazısı veya kısmet mevzusuna benziyor.
İki kişi arasındaki manevi, önceden belirlenmiş bir bağ olduğuna dair bir Budist inancını ifade ediyor.
In-Yun'a göre, tesadüfi gibi gözüken karşılaşmaların bile bir anlamı vardır, binlerce yıl ve birden fazla yaşam boyunca gerçekleşen olayların bir sonucu olarak kabul edilir.
In-Yun. Kader anlamına geliyor.
Özellikle....insanlar arasındaki ilişkiler hakkında.
Eğer iki yabancı sokakta yan yana yürürlerse ve kıyafetleri kazara birbirine değerse bu bir In-Yun'dur.
Çünkü bu, geçmiş yaşamlarında aralarında bir şey olduğu anlamına gelir.
Eğer iki kişi evlenirse, bunun 8000 yaşam boyunca 8000 kat In-Yun olduğu için olduğu söylenir."
Not: Kardeşimle izledim, biraz sıkıldıdnsbsbx yani böyle olaylı aşırı akan bir temposu yok izleyip sıkılabilirsiniz de, uyarımı yapayım.
***************
Moderatörün son düzenlenenleri: