Küçükken kardeşlerimle öküzcülük oynardık. Kışın bizim odaya yere yer yatağı serip yorganı öküzün evi olarak belirlerdik. Odanın ortasında yatağı yapardık ve bir kısmında 2 tane büyük çalışma masası olduğundan yan taraflar biraz dar olurdu. Kardeşlerim arasında birimiz öküz olup biz yorgana basarak karşı tarafa geçmeye çalışırdık yer biraz dar olunca geçmesi hem zor hem de daha eğlenceli oluyor . Öküz de bizi yakalamaya çalışırdı. Bu arada öküzün ayakta durması yasaktı. Dizimiz üstünde , emekleyerek falan yakalamaya çalışırdı. Öküz kimi yakalarsa hayvan sesleri de çıkarırdı ve yakalanan öküz olurdu.
Yine kışın sobalı odaya yatağı sererdik. Yatak yumuşak olurdu. Kardeşlerimle koltuğa çıkar koltuktan koltuğa zıplardık ve birbirimizi yatağa iterdik. Düşen kaybediyordu. Geri çıkmaya çalışsan da yine izin vermiyorduk. O sıra hainlik yapıp diğer kişiyi de yere arıyorduk. Yazınca duygulandım ya. Şuan yine yaramazlık yapıyoruz da küçükken de çok güzeldi.
Küçükken kardeşlerime meslekler hakkında kötü kötü şeyler söylüyordum. Şu mesleği yaprsan böyle olursun diye falan. Birgün erkek kardeşim itfaiyeci olmak istiyorum demişti. Ben ne dediğimi hatırlamıyorum ama korkunç şeyler söyledim. Çocuk ağlamıştı.
Bir de adını bilmediğimiz bir şeyle karşılaşınca özellikle böceklerle falan adını kendimiz bir şey uydururduk ( daha çok ben uydururdum). Hatta hâlâ ismini bilmediğim bir böcek var ( şuan osuruk böceği diyoruz). Bizim tarlalarda ve bahçelerde çok vardı o böcek. Çok iğrenç kokarlar, küçük ve yemyeşiller. Bi ara kardeşim ne olduğunu sormuştu. Ben de "Domatestan" böceği demiştim. İnanmamıştı ama o zaman adının nerden geldiği ile ilgili bi hikaye uydurmuştum o zaman inanmışlardı. Ve yıllarca o böceği Domatestan diye bildik. Şimdi bu ismi kullanmıyoruz ama arada kardeşimin aklına gelince hatırlatıp bana yalancı diyor
Şuan yaptığım bir şey ise yoldaki taşların şekline göre yürüyorum. Yolda salak gibi yürüyen birini görürseniz çok şaşırmayın. Büyük ihtimalle o Benim